Search
Close this search box.

TEDAVİ İÇİN EŞEK SÜTÜ VE SABUNUNU KULLANMAK

Eşek ve keçi sütüyle yapılan sabunlar saç dökülmesini önlüyor

Soru: Tedavi için eşek sütü içmek veya temizlik için eşek sütünden yapılmış sabunu kullanmak caiz midir?

Kısa Fetva

Eşek eti ve sütü asıl itibariyle necis olduğundan tüketilmeleri ve kullanılmaları caiz değildir. Eşek sütünün hasta bir kişiye fayda vereceği uzman doktorlar tarafından bildirilmiş olup bu sütten başka tedavi alternatifi mevcut değilse tedavi için eşek sütü kullanılması caizdir. Eşek sütünden yapılan sabun içerisindeki süt her ne kadar kimyevi işlemlerden geçip başka maddelerle karışsa da aslını kaybetmemekte, necisliği devam etmektedir. Bu sebeple kullanımı caiz değildir.

Müdellel Fetva

Herhangi bir hayvanın salyasının, terinin ve sütünün şer’i olarak temiz olup olmama hükmü o hayvanın etinin hükmüne bağlıdır. Çünkü hayvanın sütü bedeninden ve onu oluşturan etinden ortaya çıkmaktadır.[1] Bu sebeple aslın hükmü ne ise ondan meydana gelen fer’in hükmü de odur. Domuz, köpek ve yırtıcı hayvanlar gibi eti necis olan hayvanların salyaları, terleri ve sütleri necis; inek, koyun, keçi, deve gibi eti helal olan hayvanların ise salyaları, terleri ve sütleri temizdir.[2] Bu kurala binaen eşeğin sütünün hükmü etinin hükmü gibidir. Nitekim Hayber savaşında kendilerine açlık isabet eden sahabe Yahudiler’den elde ettikleri eşekleri kesip etlerini kaynatmaya başlayınca Allah Rasûlü’nün ﷺ görevlendirdiği bir münadi gelip: “Tencereleri dökün, ehil olan eşeklerin etinden yemeyin.” diye nida etti.[3] Bu hadiseyi pek çok sahabi rivayet etmiştir. Bu rivayetlere binaen eşek etini yemek caiz değildir. Dolayısıyla mezkur kaideye göre sütünü içmek de caiz olmaz.

Yenilip içilmesi haram olan maddelerle tedavi de caiz değildir. Zira bir adama hastalığından dolayı şarap içmesi gerektiği söylenince o da Abdullah b. Mesud’a gelerek bunun hükmünü sordu. Abdullah b. Mesud da, “Allah Teâla sizin şifanızı size haram kıldığı şeylere koymamıştır.” buyurdu.[4] Ancak İslam’da canın korunması esas olduğundan zaruret durumlarında bu haramlık ortadan kalkar. Zaruretin sınırları ise şu şekilde tesbit edilebilir: Haram bir maddenin faydası tecrübe ile biliniyor ve ilacın alternatifi mevcut değilse bu durumda haram bir madde tedavi amaçlı kullanılabilir. Faydalı olduğu için veya keyfi olarak böyle bir madde kullanılamaz.[5]  Buna binaen hasta bir kimseye tedavi olarak uzman bir doktor tarafından eşek sütü içmesi gerektiği söylenmiş ve bunun alternatifi yoksa eşek sütü tedavi amaçlı kullanılabilir.

Eşeğin sütünden, gıda olarak tüketilmesi dışında istifade edilebilmesi ise etinin necis olup olmamasına bağlıdır. Eşeğin eti, haram kılınmasına binaen necis kabul edilmiştir. Zira mezkur hadisenin anlatıldığı bir rivayette haram kılınmasının sebebi olarak etinin “رجس” / pislik olduğu ifade edilmiştir.[6] Ancak necis olan bu etten ortaya çıkan salya ve süt hakkında Hanefi mezhebinde ihtilaf edilmiş, hangi hayvanların içtiği sularla abdest alınıp alınmayacağı konuları değerlendirilirken eşeğin içtiği suyun şüpheli olduğu ifade edilerek elinde başka su bulunmayan kimsenin bu şüpheyi ortadan kaldırma adına hem abdest hem teyemmüm alması gerektiği belirtilmiştir.[7] Bu şüphenin gerekçesi hakkında farklı değerlendirmeler mevcuttur. Kimi alimlere göre eşek hakkında varit olan naslar arasında çelişki olması sebebiyle bu şüphe durumu ortaya çıkmıştır.[8] Zira Allah Rasûlüﷺ  hem Hayber savaşında eşek etini haram kılmış hem de bir sahabeye eşek etini ailesine  yedirebileceğini söylemiştir.[9] Bununla birlikte Allah Rasulü’nün sıcak bir günde eşeğin üzerinden inip terini silmeden namaz kıldırdığıyla alakalı rivayetler de mevcuttur.[10] Kimisi ise bu şüphenin sahabe arasındaki ihtilaftan kaynaklandığını ifade etmiştir.[11]. Bu gerekçelendirmeleri reddeden Hâherzade ise şüphenin eşeğin aynı kedi gibi insanlarla daima birlikte olması sebebiyle ortaya çıktığını, ancak bu birlikteliğin kedi kadar olmaması sebebiyle salyasının necasetini kati olarak düşürmediğini ifade ederek ihtiyaten hem zorluktan kurtulmak hem de salyanın necis olma ihtimalinden sakınabilme maksadıyla abdest ve teyemmümün birlikte gerektiğini belirtmiştir.[12] Bu gerekçelendirmelere binaen eşeğin etinden meydana gelen salyadaki şüphenin temizliği mi yoksa temizleyiciliği noktasında mı olduğu hususunda ihtilaf edilmiş[13] ancak doğru olan görüşün eşeğin salyasının aslı itibariyle temiz olduğu, temizleyicilik noktasında şüpheli olduğu ifade edilmiştir.[14]

Hanefi mezhebinde söz konusu ihtilafa benzer bir ihtilaf da eşeğin sütünün necis olup olmaması hakkındadır. Mezhep müçtehitlerinden İmam Muhammed’den gelen bir rivayete göre eşeğin sütü aslı itibariyle temiz olmakla birlikte tüketilmesi caiz değildir.[15] Ancak mezhebin aslını oluşturan Zahiru’r-Rivaye eserlerine göre eşeğin sütü eti gibi necistir.[16] Bu ihtilafa göre eğer eşeğin sütü temiz kabul edilirse elbiseye bulaşması halinde namaza zarar vermeyecek, bir suya vasıflarını değiştirmeyecek kadar damlamasıyla o suyu necis yapmayacaktır. Necis olması durumunda ise elbiseye belli miktarın üzerinde bulaşırsa namaz sahih olmayacak, suya damladığında da onu necis yapacaktır.[17] Bu ihtilafa binaen eşek sütü temiz kabul edilirse kendisinden üretilen ürünlerin kullanılmasında bir beis olmaz, necis kabul edilirse bu ürünlerin kullanılması caiz olmaz. Hanefi mezhebinin muteber kitaplarına göre eşeğin sütü necis olduğu için bu sütün kullanıldığı ürünlerden faydalanmak da caiz değildir.

Eşek sütünün sabun imalatında kullanılmasında ise durum biraz farklılaşmaktadır. Zira sabun kimyevi işlemler uygulanarak üretildiğinden dolayı sabuna karıştırılan sütün değişime uğraması durumu söz konusu olabileceğinden fıkıh tabiriyle “istihale”ye uğrayarak temiz hale gelebilecektir. Eğer necis bir madde hakikati itibariyle değişime uğrayıp başka bir madde haline gelirse temiz olur.[18] Bu hükme binaen fıkıh kitaplarında necis bir zeytinyağının sabun yapılmasıyla, şarabın sirkeye dönüşmesiyle, dışkının toprak olmasıyla temiz olacağı zikredilmiştir.[19] Ancak söz konusu sabun yapımında eşek sütü az bir miktarı oluşturmakta, diğer kimyevi maddelerin arasına katılarak çözülmektedir. Bu tip bir çözülme ile de süt aslından başka hallere dönüşse de hakikatini kaybederek istihaleye uğradığını söyleyemeyiz. Zira istihale bir maddenin tamamen başka bir maddeye dönüşmesidir. Böyle bir durumun gerçekleşmesi durumunda zaten sütten hasıl olan fayda ortadan kalkacak, sabuna süt eklemenin bir faydası olmayacaktır. Sonuç olarak necis olan eşek sütünün aslı bozulmadığından zaruret söz konusu olmadan böyle bir sabunu kullanmak caiz değildir.

[1] Ebü’l-Hasen Burhânüddîn Alî b. Ebî Bekr b. Abdilcelîl el-Fergānî el-Mergīnânî, el-Hidâye şerhu bidâyeti’l-mübtedî, thk. Said Bektaş (Medine: Dâru’s-Sirâc, 2019), 1/341.

[2] Ahmed b. Muhammed b. İsmâîl ed-Dûkātî et-Tahtâvî, Ḥâşiye ʿalâ Merâḳı’l-felâḥ (İstanbul: Daru’l-Hanefiyye, 2018), 1/72-73.

[3] Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmail el-Buhârî, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ (Beyrut: er-Risâletü’l-Âlemiyye, 1432), “Farzu’l-Humus”, 20.

[4] Ebû Bekr Abdullāh b. Muhammed b. Ebî Şeybe İbrâhîm el-Absî el-Kûfî, el-Muṣannef fi’l-eḥâdîs̱ ve’l-âs̱âr (Riyad: Dâru Künûzu İşbilye, 2015), 13/126.

[5] Muhammed Emîn b. Ömer b. Abdilazîz el-Hüseynî ed-Dımaşkī İbn Âbidîn, Reddü’l-muḥtâr ʿale’d-dürri’l-muḫtâr (Beyrut: Dâru’l-Ma’rife, 2015), 1/406.

[6] Buhârî, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ, “Megâzî”, 38.

[7] et-Tahtâvî, Ḥâşiye ʿalâ Merâḳı’l-felâḥ, 1/78.

[8] et-Tahtâvî, Ḥâşiye ʿalâ Merâḳı’l-felâḥ, 1/78.

[9]  Süleymân b. el-Eş‘as b. İshâk es-Sicistânî el-Ezdî Ebû Dâvûd, Sünen-i Ebî Dâvûd (Beyrut: Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, 1996), “Eti’me”, 33.

[10] Ebü’l-Fazl Mecdüddîn Abdullāh b. Mahmûd b. Mevdûd el-Mevsılî, el-İḫtiyâr li-taʿlîli’l-Muḫtâr (Beyrut: er-Risâletü’l-Âlemiyye, 2009), 1/80.

[11] el-Mergīnânî, el-Hidâye şerhu bidâyeti’l-mübtedî, 1/345.

[12] Zeynüddîn b. İbrâhîm b. Muhammed el-Mısrî İbn Nüceym, el-Bahru’r-Râik Şerhu Kenzi’d-Dekâik (Beyrut: Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, 1434), 1/233.

[13] el-Mergīnânî, el-Hidâye şerhu bidâyeti’l-mübtedî, 1/344.

[14] İbn Âbidîn, Reddü’l-muḥtâr ʿale’d-dürri’l-muḫtâr, 1/580.

[15] Ebû Muhammed Bedrüddîn Mahmûd b. Ahmed b. Mûsâ b. Ahmed el-Aynî, el-Binâye fî şerḥi’l-Hidâye (Beyrut: Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, 2000), 1/490.

[16] Radıyyüddîn Ebû Bekr b. Alî b. Muhammed el-Haddâd, el-Cevheretü’n-neyyire (Doha: Dirasât, 2015), 1/189.

[17] el-Haddâd, el-Cevheretü’n-neyyire, 1/188-89.

[18] İbn Âbidîn, Reddü’l-muḥtâr ʿale’d-dürri’l-muḫtâr, 1/570.

[19] İbn Âbidîn, Reddü’l-muḥtâr ʿale’d-dürri’l-muḫtâr, 1/570-71.

PAYLAŞ

Facebook
Twitter
Whatsapp
Telegram
Diğer Fetvalar